Yeni eğitim yılına yürekten bir merhaba…
Yine o mevsim geldi; sabah telaşları, küçük adımların okul yolundaki heyecanı, defter kokusuna karışan umut…
Her yeni başlangıç, biraz endişe, biraz sevinç demektir.
Ama en çok da bir dua:
“Allah’ım, çocuklarımızın yolunu, bahtını, yüreğini açık et.”
İşte bu duanın içinden sesleniyorum bugün size; hem bir anne yüreğiyle, hem bir öğretmen kalbiyle…

---

Okullar açıldı…
Sabahları yeniden zil sesleriyle uyanıyor şehirler, sokaklarda minik adımların neşesi var.
Bir yanda heyecanla sırtına çantasını takan çocuklar, diğer yanda gözleriyle uğurlayan anneler…
Yeni defterlerin kokusu, umut dolu bir başlangıcın habercisi.
Ama bu başlangıcın bir yönü daha var: çocuklarımızı sadece bilgiyle değil, sağlıkla büyütmek.

Bir çocuğun beyni kitapla, kalbi sevgiyle, bedeni ise hareketle beslenir.
Yani gerçek eğitim sadece ders kitaplarında değil, evin içinde atılan adımlarda başlar.
Sabahın bereketi kahvaltıda saklıdır.
Bir dilim peynir, bir haşlanmış yumurta, bir avuç ceviz...
Beyni güçlendirir, dikkati toplar.
Şekerli atıştırmalıklar yerine sevgiyle hazırlanmış sofralar, çocuğa sadece enerji değil; güven duygusu da verir.
Hareket eden çocuk, hayata daha sıkı tutunur.
Oyun oynamak, yürümek, koşmak... Bunlar sadece kasları değil, ruhu da güçlendirir.
Her düşüşte kalkmayı, her yenilgide yeniden başlamayı öğretir.
Biraz da duygularını duyalım.
“Okul nasıl geçti?” sorusu kadar, “Kendini nasıl hissettin bugün?” demeyi de bilelim.
Çünkü bazen bir notun arkasında kırık bir kalp, bir sessizliğin ardında duyulmak isteyen bir çocuk vardır.

Uykunun da eğitimi vardır.
Zamanında uyuyan çocuk, sabahına zinde uyanır.
Uykuda dinlenen beyin, ertesi gün öğrenmeye daha hazır olur.
Geç saatlere kadar ekran ışığında kalan gözler, sabah ışığında yorgun bakar.
Ve en önemlisi...
Başarıyı notla değil, çabayla ölçelim.
Her çocuğun biricik olduğunu, farklı yönleriyle parladığını unutmayalım.
Kimi resim yaparken anlatır kendini, kimi şiirle, kimi bir sessiz tebessümle.

Son söz:
Çocuğumuzun çantasına kalem, defter, silgi koymayı unutmayız.
Bir de yanına sevgimizi, sabrımızı, şefkatimizi koyalım.
Çünkü sağlam bir gelecek, sağlam bir bedenle değil, sağlıklı bir ruhla başlar.

“Gönülden gelen gönüle varır...”
Sevgilerimle,
Recebiye Çatak Sezer .